WhatsApp
Bizi Arayın

Kapsül kontraktürü

kapsul kontrakturu

Normalde meme silikonu ameliyatı yaptığımızda meme silikonun vücutta konulduğu yerin etrafında bir kapsül oluşur. Bu durum vücudun normal bir reaksiyonudur. Kapsülün normalden daha fazla sertleşmesine kapsül kontraktürü denir. Buna bağlı olarak memede şekil bozukluğu ve ağrı meydana gelir.

Kapsül kontraktürünün sertleşme oranına göre çeşitli dereceleri vardır. Aslında kapsül vücuda konulan bütün yabancı cisimlerin etrafında oluşan normal bir durumdur. Diz protezi, kalça protezi, kalp pili gibi silikonların da etrafında böyle bir doğal kapsül oluşur. Eğer çok fazla inflamasyon dediğimiz bir yara iyileşmesi reaksiyonu, içinde bir miktar sıvı birikimi, bakteriyel kontaminasyon ya da kirlenmeye maruz kalırsa normalde yumuşak olması gereken kapsül daha çok sertleşmeye başlar. Daha belirgin bir iz dokusu şeklinde iyileşir.

Kapsül kontraktürü silikon takıldıktan sonra 3 ile 12 ay içinde herhangi bir zamanda oluşabilir. Eğer üç aydan daha önce bir kapsül durumu oluşursa bunun bir kanama veya enfeksiyona bağlı olan bir problem olduğunu düşünebiliriz.

4 derece kapsül kontraktürü vardır:

  1. derecede meme normal görünümlüdür, yumuşaktır. Ölçüsünde ve şeklinde bir değişiklik yoktur.
  2. derecede memede hafif sertlik vardır ama görüntüsü normaldir.
  3. derecede meme serttir ve görüntüde de şekil bozukluğu vardır.
  4. derecede meme çok serttir ve çok ağrılıdır. Görüntü olarak da şekil bozukluğu bârizdir.

İlk iki derecedeki kapsül kontraktürlerine herhangi ameliyat işlemi genellikle gerekmez. Masaj tedavisinden fayda görürler. Üçüncü ve dördüncü tip olanlar da genellikle ameliyat yapılması gerekir. Bu ameliyatta yapılan işlem; kapsülün ve implantın ortamdan uzaklaştırılmasıdır.

Kapsül kontraktürü oranı tüm silikon takma işlemleri içinde %1 -2 dir. Bu oran, üçüncü, dördüncü derece, yani ameliyat gerektiren oluşumlar için geçerlidir. 

Kapsül kontraktürü gelişimi bir çok şeye bağlı olabilir. Bunlar; Ameliyat kesisinin yapıldığı bölge, seçilen ameliyat loju, yeri, yani kas altı mı, meme altı mı gibi, implant tipi ve cerrahi yetenekler gibi maddelerdir.

Eski zamanlarda, özellikle 2000 yılından önce kapsül kontraktürü miktarı oldukça fazlaydı, %59 gibi çok yüksek bir rakamdı ve bunların %18 ile %39.7‘sinin ameliyatla tekrar düzeltilmesi gerekiyordu ama şimdiki yapılan çalışmalarda bu oranların %1-2 gibi değerlere düştüğü görülmektedir. Bunların, geliştirilen silikonların kalitesinin, teknolojisinin artmasıyla yani daha iyi hale gelmesi ile alakası vardır. Genellikle insizyon olarak aksiller (koltuk altı) ve meme ucu insizyonlarından yapılan işlemlerde kapsül gelişimi olasılığının daha yüksek olduğu düşünülmektedir. 

Kapsül kontraktürü riskini arttırabilecek durumlar şunlardır:

  • bakteriyel enfeksiyon gelişimi
  • areola çevresinden yapılan insizyonlar
  • meme altı yerleştirilen protezler
  • ameliyatta açılan protezin uzun süre dışarıda kalması
  • yerleştirilmeden önce hematom oluşması
  • diren kullanılması

Kapsül kontraktürü gelişimine engel olmak için:

  • çok büyük implantların kullanılmaması,
  • diren kullanımının yapılmaması,
  • implantın mümkün olan en kısa sürede transfer edilmesi,
  • kutusu açıldıktan uzun süre dışarda bekletilmemesi,
  • implantların konulmasında daha çok tercih edilen lojun kas altı (submuskuler) plan olması,
  • yine intravenöz (damar içi) ve oral antibiyotik prolaksisinin ameliyat sonrası uygulanması,
  • ameliyat sırasında ve sonrasında implant yerleştirilecek cebin anti bakteriyel solüsyonla yıkanması,
  • eldiven değiştirilmesi,
  • implant yerleştirilirken bazı transfer araçlarının kullanılması,
  • nipplelerin (meme başı) kontaminasyonunu önlemek açısından kapalı tutulması,
  • kanama kontrolünün dikkatli yapılması,

Bütün bu hususlara dikkat edildiğinde kapsül gelişimi oranı oldukça düşük olacaktır.